Yemek Yemenin Psikolojisi

2022-11-15

Yiyecek seçimi ve yeme davranışı, birçok fizyolojik ve psikolojik süreçten etkilenir. Kültür, sosyal çevre, ruh halı, duygu ve ekonomi, beslenme alışkanlıklarımız üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Yaptığımız yiyecek seçimlerinin sağlığımız üzerinde önemli bir etkisi vardır.

Yapımızdan kaynaklı sadece acıktığımızda yemek yemiyoruz. Stres, mutluluk veya çalışma rutini bizim yemek yememizle bağlantılı keyifli bir süreçtir.

Normal vücut kütlesi ve obez bireylerde yapılan çalışmalarda obez bireylerin olumsuz duygulara yanıt olarak yeme yemesi, olumsuz durumu azaltmaya yönelik  öğrenilmiş bir davranış olarak nitelendirilir. Kilolu bireylerin psikolojik stres ve kaygı durumlarında kendilerini yemeğe vermelerinin nedeni o kaygıdan ve stresten yemeğin kendilerini koruyacağını düşünmeleridir. Bu durumda bir duygusal yeme biçimidir.

Peki Nedir Bu Duygusal Yemek?

Birey fizyolojik olarak aç olmadığı halde başka doyumlar sağlamak için anksiyete, stres, yalnızlık, can sıkıntısı gibi duyguları bastırmak için hızla ve fazla miktarda yemek yer, bu durum duygusal yemedir.

Beden kütle indeksi ile duygusal yemek ve bazı kişilik eğilimleri arasında ilişki saptanmıştır. Duygusal yeme, depresyon, düşük kontrol düzeyi, düşük disiplin ve daha az sosyallikle ilişkilidir.

Duygusal Yeme ile Nasıl Baş Edebiliriz?

-Sizi bu davranışa iten asıl sebebi anlamaya çalışın.

-Bir hobi edinerek yemeğe yönelmek yerine dikkatinizi bu noktaya verebilirsiniz.

-  Zihin, herhangi bir besini yaklaşık 4 ısırıktan sonra en yüksek noktasında besini hatırlıyor ve yemekten alınan keyfi zihinde saklıyor. Canınız tatlı çekiyorsa 1-2 çatal alın ama almamazlık yapmayın amaç burada sadece zihne hatırlatmak.

-  Kaçamak yapmayı gözünüzde bu kadar büyütmeyin. Canınız çikolata çekiyorsa bir parça yiyip bunu kendinize fazla görmeyin.

Gerçekten bir parça çikolata bu kadar mutluluk verir mi?

Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki; kakaonun içeriğinde yer alan biyoaktif besin bileşenleri ve magnezyum vücutta serotonin adı verilen mutluluk hormonunun artmasını sağlıyor. Bu durum ise kişiye bir parça mutluluk olarak yansıyor. Beyin, çikolatayı ödül olarak algılıyor.

Çikolata yedikten sonra beyne gönderilen olumlu sinyaller etkisi ile, kişi kendini daha iyi hissediyor ve endorfin salgılanmasını sağlıyor. Aynı zamanda çikolatanın ana maddesi olan kakaonun içeriği, kan akışının beyne doğru hızlanmasını sağlıyor. Bu durum beyin fonksiyonlarının gelişimine katkıda bulunuyor. Ancak her şeyde olduğu gibi çikolata da doğru ölçüyü bulmak ve dozunu kaçırmamak çok önemlidir. Bu noktada en ideal ölçü, günlük 10-15 gramdır. En sağlıklı olan tercih ise çok daha fazla kakao miktarı içeren bitter çikolatadır.

Diyetisyen Seher İlhanlı

WHATSAPP